18 Aralık 2011 Pazar

Gelişmeler 1 Hafta 1 Gün...

Neler oldu?

Do
ğduk, memelere alıştık. Emmeye başladık. 2 gün hastanede kaldık.

4 Haziran: Do
ğum, İlk gecemiz.
Hemşireler bebeği getirir getirmez memeye veriyorlar. Yattığım yerden emziriyorum yavruyu. Önce sağ, sonra sol meme. Yatarak zor, tam tutturamıyorum yastığın boyunu. Zaten dikişlerim acıyor yavaş yavaş. Yine de emmeyi başarıyoruz, hatta sağ meme cengaver çıkıyor.

5 Haziran: Hastanedeyiz, alı
şmaya çalışıyoruz.  Alışmak da, sevmek de çok kolay geliyor. Kalkıp dolaşıyoruz sabah on tur atıyoruz babayla. Bir an önce kalkmak, güçlenmek istiyoruz. Gazımızın çıkması lazım.

6 Haziran: Taburcuyuz. Babamız e
şyalarımızı arabaya yerleştiriyor ve bizi eve götürüyor. Tuba teyzesi  binlerce yemek yapmış, temizlikler yapmış:)

7 Haziran: Deniz hanım elden ele geziyor. Gündüzleri uslu, geceleri huzursuz. Artık alt de
ğiştirme ve giydirme konularında tam bir ustayım, biraz  halsizim epidural sezaryenden sonra genelde görülen baş ve boyun ağrısı bende de var ama direniyorum. Yıkılmadım, ayaktayım. (Keyfi sezaryen isteyenleri keyifin tanımı konusunda düşünmeye davet etmek istiyorum.)

8 Haziran: Gündüzleri çok uyuyoruz, geceleri askeriz, dikiliyoruz. Eee nede olsa baba mesle
ği :) Geceleri her iki saatte bir gündüzleri saat başı emzirin dediler. Kurallara uyuyoruz.

9 Haziran: Mele
ğimin ismi okundu kulağına :) Adı artık Fikriye Deniz.... Anneannesinin ismini koydum, koydum ki en az onun kadar dirayetli en az onun  kadar başarılı en az onun kadar güçlü olsun.... Sonra doktora gittik. Kontrolümüz var. İşitme testimiz yapıldı. Deniz son derece sakindi sonuç iyi :)  Doktorumuz rengimizi sarı buldu. Yenidoğan sarılığı olabilirmişiz. Benim betim benzim atıyor. Tahlile gidiyoruz. Bebişin topuğundan bir sürü kanlar alınıyor da alınıyor. İçim gidiyor. Babası onu giydiriyor, kanını alırlarken yanında duruyor, ben dışarıda bekliyorum. Dayanamıyorum. Birileri, bana bakıp "bu yeni" diyor. Diyorlar ki bir saate çıkar sonuçlar çıkın siz yukarıda emzirin. İçim huzursuzlanıyor. Nasılsa sonuçlar iyi çıkacak eve mi gitsek diye düşünüyorum. Sonra diyorum duuur. Çıkıyoruz emzirme odasına. Başka anneler çok pro şekillerde emziriyor Emzirme odasında diğer annelerle sohbet. Sezaryen olduğunu duyunca üzülerek bakıyorlar. Endişeli bekleyiş. Sonuçlar geliyor... Korkulacak bir şey olmadığını söylüyor doktor yenidoğan bebeklerde bu kadar sarılığın olması gayet normal diyor.
 
10 Haziran: Prensesimin kimli
ğini çıkartıyoruz, artık onun da bir kimlik numarası var :)

11 Haziran: Gündüz saat ba
şı, gece iki saatte bir emzirmeye devam. Sarılığımız hergün biraz daha azalıyor. Ne kadar çok anne sütü alırsa o kadar çabuk geçermiş. Elimden gelenin fazlasını yapıyorum...

Her yeni anne baba gibi biz de payımıza düşen zorlukları yaşadık. Eh düşünsenize, evden 2 kişi çıkıp 3 kişi olarak dönüyorsunuz, ve bu başlı başına insanı şoka sokacak kadar büyük bir farklılık. Her ne kadar hazırım desek de o minik, sana muhtaç, kendi yaşadığın aşkın parçası, minnak insan bir ömür boyu sizinle kalmak üzere doğuyor....

Yorulduk ama normale döndük. Baktıkça içimiz eriyor. Dikişlerin acısında iyileşme var. Yine de ameliyatlı olma hissi fena. Önceden hazırlanmakta fayda var. Ben kendimi hiç hazırlamadığım için herhalde biraz kötü etkilendim. Ne bileyim, acısız dertsiz, dikensiz gül bahçesi gibi gelmişti anlatılanlardan. Ameliyat kısmı da sonrası da bana kolay gelmedi. Bu gerçeğe hazır olarak girmek lazım, hazırlıklı olmak lazım. Yardım şart. En kötü yanı bebiş ağlıyor ama siz yataktan tek başına kalkamıyorsunuz. Belki başkalarının daha iyidir ama beni en çok o kısmı üzdü. O nedenle diyorum ki en güzeli normal doğum... Adı üstünde zaten ve normal olanı bu...!

Hiç yorum yok: