18 Aralık 2011 Pazar

Kadınlar Anne Olunca

Kadınlar anne olunca bir tuhaflaşıyor, ben dahil. Dün misafirlikte de aynı şey oldu. Karşılıklı akıl alma verme mi, bitmez tükenmez bir rekabet mi, yarış mı anlaması çok zor. Kaç kere banyo yapıyor, kaç dakika emiyor, evde çok giydiriyor musun, uyku düzeni nasıl, o mu, bu mu. Ben bu hikaye normal doğum mu, sezaryen mi vakitlerinde kalmıştır diye ummuştum. No. Bundan böyle her detay konuşuluyor. Konuşulmasın mı? Konuşulsun tabi. Ancak her "ben böyle yapıyorum" ifadesi "sen neden böyle yapmıyorsun?" demek. Yani belki çok genellememek lazım ama bize böylesi denk geldi. Konuştuğumuz her annenin her konuda bir tarzı var (ki bu çok normal) ve bu konuda aşırı fikir sahibi. Bu kısım da belki normaldir, hormonaldir, evrenseldir ne bileyim.Yani ben Ali Kırca'nın yerinde olsam, ya da shotw tvde program yapacak olsam, siyaset meydanı filan uğraşmam. Çıkarın beş tane anayı, analıkları hakkında azıcık fiştekleyin bakalım reytingler kaç olacak? Değişik yaş ve eğitim gruplarından koyun. Bebek kaçta yatmalı sizce diye sorun bakalım. Haftada kaç gün yıkamalı? Anne sütü mü, mama mı? Kan gövdeyi götürsün.

Aslında bir annenin hayatta en çok korktu
ğu şey, çocuğunu kaybetmek. Belki de bu yüzden annelik konusundaki en küçük eleştiri kırıntısı, iması bile anneyi derinden yaralayıp içindeki "yavruma zarar verdiğimi mi kastetti" düğmesine basıyor. Üstelik her çocuk farklı. Yani kimi 8 dakikada doyar, kimi 20. Kimi melekler gibi uyur, kimi hareketli çocuk. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı. Belki de budur. Nerden okudum. Lohusalık 18 ay sürüyormuş. Bu süre zarfında hassas ve duygusalsın. Belki de süre dolana kadar fazla mantıklı olmayı beklememek laızm.

Annenin çevresindekiler ne yapmalı? Bence sürekli anneye sen en iyisini bilirsin demeli ve fazla da fikir yürütmemeli. Annenin de kendini toplaması ve iyi gelecek her neyse onu yapması lazım. Ben kendi adıma beni huzursuz edebilecek insanlarla görü
şmeyi kesmeyi, kendimi en sevdiğim faaliyet olan okumaya vermeyi planlıyorum. Birinin kayınvalidesi bebeği yıkarken boynundan tutup sallıyormuş uzun olsun boyu diye. Kadıncağız demiş, yani bu yöntemle boyunu uzatabildiğiniz çocuğunuz var mı? Bir noktada öyle yani. Çocuğu haftada bir yıkamak ya da hergün yıkamak onun Einstein mi, yoksa Edıson mu olacağını belirleyecek değil.  Hehehe. Neyse. Abartacak bir durum yok. Neticede alt tarafı doğurduk, kaderini belirleyecek değiliz ya. Bir noktada kendi uğraşsın. Hatta birazdan veriyim Deniz’in eline kitabı kendi okusun çalışsın. Gördüğünüz gibi yandı devreler J

Hiç yorum yok: